Diyetisyen Tuba KAYGUSUZ
Çağımızın hastalığı olan diyabet, Tip 1’i, Tip 2’si, prediyabeti, gestasyoneli, genci, çocuğu, yaşlısı ile kat kat artmaktadır. Biz bugün sizlerle gebelikte çok sık karşımıza çıkan gestasyonel diyabeti ele alacağız. Çünkü IDF Diyabet Atlası 2015 tahminlerine göre; 7 doğumdan 1’i gebelik diyabetinden etkilenmektedir.
Gestasyonel diyabet nedir?
İlk kez gebelikte ortaya çıkan yada gebelik sırasında tanısı konulan glikoz tolerans bozukluğudur. Genellikle gebeliğin 24.haftasından sonra ortaya çıkan şeker yüksekliğidir. Bu nedenle tüm gebe kadınlarda 24 ile 28 hafta arasında şeker yükleme testi yapılarak gestasyonel diyabet olup olmadığı araştırılmalıdır.
Toplum olarak bu testin hem anneye hem de bebeğe zararlı olduğu görüşü yaygındır. Bilmenizi isterim ki, şeker yüklemesi testinde anneye, bir porsiyon baklava yediği zaman alacağı şeker kadar bir yükleme yapılmaktadır. Yani abartıldığı kadar şeker yüklemesi söz konusu değildir. Ayrıca tüm dünyada Sağlık Bakanlıkları bu testin anne ve bebeğin sağlığını korumak için zorunlu hale getirilmesi ile ilgili çalışmalar yapmaktadır. Çünkü bu test yapılmadan gebede diyabet olup olmadığı tespit edilemez. Tespit edilmeyip tedavi edilmezse hem anne hem de bebekte çeşitli komplikasyonlar görülebilir.
Peki ne yapmalısınız?
Eğer gestasyonel diyabet tanısı aldıysanız, öncelikli amacınız kan şekeri düzeyini hedef aralıklarında tutmak olmalıdır. Bazı hastalarda sadece beslenme tedavisi yeterli iken bazı hastalarda bunun yanında insülin tedavisi de gerekebilir. Gebelerin korkulu rüyası olan gestasyonel diyabetteki kritik nokta doğru bir beslenme tedavisi ve doktorunuzun izin verdiği ölçüde egzersizdir.
Genel bir beslenme önerileri yapacak olursak,
-
Öncelikle bebeğin normal büyümesi, gelişmesi ve annenin fizyolojik ihtiyaçlarının karşılanması için yeterli ve dengeli beslenme çok önemlidir.
-
Gestasyonel diyabeti olan gebeler mutlaka bir diyetisyene başvurarak kan şekerindeki dalgalanmaları önleyen, ihtiyacına uygun bir diyet tedavisi uygulamalıdır.
-
Kan şekerinizi hızlı yükseltebilecek basit karbonhidratlardan kaçınılmalı, düşük glisemik indeksli besinler tercih edilmelidir.
-
Meyve tüketiminde porsiyon miktarına dikkat edilmelidir. Ara öğünlerde meyve ile birlikte süt veya yoğurt gibi protein kaynağı bir besin tüketilmelidir.
-
Posalı besinler tüketmeye özen gösterilmelidir. Çünkü posa hem kan şekerinin hem de kan kolesterol seviyesinin düzenlenmesini sağlar. Ayrıca gebelikte sık karşılaşılan kabızlık sorununu önlemeye yardımcı olur.
-
Tuz içeriği yüksek olan turşu, salam, sucuk gibi işlenmiş gıdalar, salamura gibi konserve yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Ayrıca tuz iyotlu olarak tüketilmelidir.
-
Günlük su tüketimi 8-10 bardağın altına düşmemelidir.
-
Kolalı içecekler, meşrubatlar, meyveli içecekler, şuruplar, alkollü içkiler, şeker eklenmiş içecekler yerine şekersiz bitki çayları, ayran, su, süt gibi içecekler tercih edilmelidir.
-
Kızartma, kavurma gibi yöntemler yerine haşlama, buğulama veya fırınlama yöntemleri tercih edilmelidir.
-
Düzenli fiziksel aktivitenin annenin kan şekeri dengesini sağlamada yardımcı olduğu belirtilmektedir (ADA, 2008). Bu nedenle, egzersiz yapmasına engel olmayan bireylere günde 30 dakika olarak fiziksel aktivite yapması önerilmektedir.
Sağlıklı günler dileğiyle, mutlu kalın.