Taş, idrar yollarında mineral tuzlarının çökerek birikmesi sonucu oluşmaktadır.
İdrar Yolu - Böbrek taş hastalığı nedir?
Taş genellikle böbreklerde oluşmakla birlikte mesanede de oluşabilmektedir. Böbrekte taşın nasıl oluştuğu tam olarak bilinmemesine rağmen bir takım teoriler mevcuttur. Üriner sistem taş oluşumunda pek çok sebep mevcuttur. Genetik yatkınlık, beslenme ve coğrafi özelliklerde taş oluşum nedenlerindendir. Ülkemizde Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Ege bölgesinde diğer bölgelere nazaran daha çok taş hastalığı görülmektedir.
Kaç çeşit böbrek taşı vardır?
Böbrek taşları genellikle kalsiyum oksalat, kalsiyum fostat, ürik asit taşları, magnezyum taşları ve sistin taşlarından oluşmaktadır. Genellikle taşların belirtileri aynı olmasına rağmen taşların yaklaşık olarak %75 i kalsiyum taşlarıdır. Daha az sıklıkla fosfat ve ürik asit taşları görülür. Taşların analiz edilip cinsinin belirlenmesi taş tedavisinin planlanması, tekrarının önlenmesi ve diyet planlanması açısından önemlidir.
Taş hastalığında belirtiler nelerdir?
Taş eğer böbrekte ise yıllarca belirti vermeyebilir. Zamanla sinsi bir şekilde böbreğin çalışmasını bozarak böbreğin kaybına veya böbrek kanseri gibi bir takım hastalıklara sebep olabilmektedir. Böbrekte genellikle belirgin bir ağrıya sebep olmayan taş hastalığı, taş böbrekten çıkıp böbrek kanalına düştüğünde şiddetli yan ağrısı, karın ağrısı, bulantı ve kusmaya sebep olur. Sıklıkla bu şikayetlere idrarda kan görülmesi ve yanma, sık idrar yapma isteği şikayeti de eşlik eder.
Taş oluşumundan kurtulmak mümkün mü? Nasıl bir diyet uygulanmalı?
Bazı taş hastalıklarında taşın yeniden oluşumu veya oluşmuş taşın eritilmesi mümkündür. Fakat bu durum her taş cinsi için geçerli değildir. Yeni taş oluşumundan korunmak ve mevcut taşın eritilmesi için bazı kriterler mevcuttur.
Taşın cinsinin belirlenmesi (örneğin kalsiyum oksalat taşı, enfeksiyon taşı, ürik asit taşı ve sistin taşı gibi) tedavide ve tekrarın önlenmesinde önemli bir kriterdir.
Taş düşürme sıklığı önemlidir. 10 yıl içinde sadece bir kez küçük bir taş düşüren hastada ayrıntılı bir analize pek gerek yoktur. Ancak özellikle sık aralıklarla taş düşüren veya taş oluşturan hastalarda ayrıntılı analiz yapılması çok gereklidir.
Böbrekleri sık sık taş yapan hastalarda mutlaka taşın analizi ve ayrıca kan ve idrarda metabolik analizlerin yapılması gereklidir. Bu analizlerde taş oluşumuna yol açan ve düzeltilebilecek nedenler araştırılmaktadır. Örneğin bağırsaktan kalsiyum emilimi fazla ise buna göre diyet verilmelidir. Böbrekten kalsiyum atılımı fazla ise diyette kısıtlamaya gerek yoktur. Her iki durumda da kalsiyum taşı olmasına rağmen birisine diyet kısıtlaması diğerine ise böbreğe etkili idrar söktürücü ilaç kullanılmaktadır.
İdrarın asitliğinin değiştirilmesi bile taşların taşların önlenmesinde ve eritilmesinde etkilidir. Ayrıca paratiroid bezinin kötü çalışması şiddetli taş hastalığına sebep olmaktadır.
Diyet uygulanmasında ise dengeli beslenme, bol miktarda sıvı tüketimi, kırmızı etin ve tuz un kısıtlanması önemlidir. Ayrıca eşlik eden metabolik hastalıkların (diyabet, yüksek tansiyon..) kontrol altına alınması taş oluşum riskini azaltmaktadır.
Taş hastaları ne kadar su içmelidir?
Tas oluşumunu engellemek için günde en az 2- 2,5 litre su tüketilmelidir.
Taşı olan hastaların bol su içmeleri gerekmektedir.
Taşı olan hastalar süt ve süt ürünlerini tüketebilir mi?
Süt ve süt ürünleri kalsiyumdan zengindir. Taşların çok büyük bir kısmı da kalsiyum taşlarıdır. O zaman, kalsiyumu diyetten kısıtlarsak taş oluşumu azalır gibi bir düşünce yanlıştır. Kalsiyum taşlarının çok azı diyetteki kalsiyum ile ilgilidir. Kandaki kalsiyumun ana kaynağı kemiklerdir. Diyetteki kalsiyum bazı özel durumlar dışında şiddetli olarak kısıtlanmaz. Bazı durumlarda kan kalsiyumu normal olsa bile kalsiyumun börekten fazla atılması taş oluşumunu arttırır.
Özellikle büyüme çağı ve menapoz sonrası osteoporoz riskinin çok olduğu durumlarda kalsiyum kısıtlaması zararlı bile olabilir. Ayrıca bazen diyetteki kalsiyum kısıtlaması diğer taş oluşumunu arttıran oksalatın bağırsaktan emilimini arttırabilir. Son yapılan Amerikan Üroloji Kongresinde kan kalsiyumunu arttıran D vitaminin alınmasının sakıncası olmadığı belirtilmiştir. Osteoporoz hastalarında kişide taş olması halinde bile yemeklerle birlikte 1000 miligramı geçmemek kaydıyla kalsiyum kullanılabileceği bile söylenmektedir.
ESWL Tedavisi (Vücut dışından şok dalgaları ile taş kırma) Nedir?
Normalde 6-15 mm boyutundaki taşlar için ilk uygulanması gereken tedavilerden biridir. Şok dalgaları bir noktada yoğunlaştırılarak taş kırma işlemidir. Oldukça güvenli bir tedavi yöntemidir. Genellikle anestezi gerektirmez. Ayaktan uygulanan bir tedavidir, hastanede yatış gerektirmez. İlaç tedavisi ve bol su ile düşmeyen 6-7 mm altındaki taşlara da uygulanabilir.
Bu kadar avantajının yanında önemli dezavantajları da vardır. Her taş ne yazık ki ESWL tedavisi ile kırılamamaktadır. Taşın bulunduğu yere ve sertlik derecesine göre %60-0 oranında başarılı olabilmektedir. Ayrıca tedavi süresinin 1-1,5 ay sürmesi önemli bir dezavantajlarından biridir. Bu durum böbrekteki hasarın artmasına sebep olabilmektedir. Ayrıca taşın odaklanmasında XR kullanıldığı için hasta az miktarda da olsa radyasyona maruz kalmaktadır. ultrason ile odaklayan cihazlar da mevcut olmasına rağmen bu cihazlarda taş parçası üretere girdiğinde çaresiz kalınabilmektedir.
ESWL tedavisinde taşın önceden kırılıp kırılmayacağını anlamak ve bu arada böbreğin zarar görmemesini sağlamak iyi bir ürolojik değerlendirmeyi gerektirmektedir. Son dönemde kontrassız bilgisayarlı tomografi taşın ESWL tedavisi ile kırılıp kırılmayacağını öngörebilmektedir. Bilgisayarlı Tomografide taşın sertliği konusunda ESWL tedavisine başlamadan önce fikir sahibi olunup tedavi seçiminde zaman kaybı önlenmeye çalışılmaktadır.
ESWL Tedavisi Animasyon Gösterisi
Üreterorenoskopi (URS-L) Ameliyatı (Endoskopik Üreter Taşı Tedavisi)
Üreter denilen kanaldaki taşlarda, endoskopik olarak kameralı cihazlar ile böbrek kanalına (üreter) girilerek taşa ulaşılarak taşın kırılması veya alınması mümkün olmaktadır. Taşın idrar akımını tıkamasına bağlı böbrekte oluşan şişmenin düzelmesi için böbreğe stent takılabilir ve bu stent 4-6 hafta sonra çıkarılır. Bu ameliyattan sonra hasta bir gün içinde normal yaşantısına döner. Spinal veya genel anestezi altında yapılabilir. Birçok merkezde başarı ve güvenle uygulanmaktadır. Yinede her ameliyat gibi bir takım riskleri mevcuttur.
Perkütan Nefrolitotomi- PNL (Kapalı Böbrek Taşı)Ameliyatı
Genellikle böbrekteki 2 cm ve üzerindeki veya ESWL ile kırılamayan daha küçük boyutlu taşlar ile ve böbreğe zarar veren taşlar için uygulanan kapalı ameliyat metodudur. Bu yöntem anestezi altında ultrason veya XR kılavuzluğunda böbreğe 1 cml’ik bir delikten girilerek kameralı cihazlarla taşa ulaşılması ve taşın böbrek içerisinde parçalanarak kırılan parçaların dışarıya alınması esasına dayanır. En önemli avantajı; açık ameliyatlarda hastanın ayağa kalkması bile 1-2 haftayı bulmaktayken, PNL ameliyatı sonrası 2-3 gün içerisinde hastanın eve dönebilmesinin mümkün olmasıdır. Ayrıca açık ameliyatta vücudu taşıyan kaslar kesildiği için kalıcı şekil bozukluğu, ağrı ve ciddi yara izi kalırken, PNL ameliyatından sonra bu sıkıntılarla karşılaşılmamaktadır. Hasta açısından oldukça konforlu bir ameliyattır.
PNL ameliyatının önemli avantajları olmasına rağmen, her ameliyat gibi bazı riskler de taşımaktadır. Bu ameliyatta anesteziye bağlı problemler, kanama, açık ameliyata geçme gibi bir takım riskler içermesine rağmen açık ameliyata nazaran daha konforlu ve güvenli bir işlemdir. Son zamanlarda teknolojinin gelişmesine paralel olarak micro PNL yöntemi ile böbreğe giriş deliği daha da küçülmüş işlemin güvenliği ve konforu daha da artmıştır.